Bir kişinin kişilik haklarını zedeleyebilecek sözlerin niteliğine ilişkin olarak, Mahkeme, olgular ile değer yargıları arasında geleneksel olarak bir ayrım yapmaktadır. Olguların gerçekliği ispat edilebilse de, değer yargılarının doğruluğunu kanıtlamak mümkün değildir. Bir açıklama, değer yargısı olarak değerlendirildiğinde, müdahalenin orantılılığı yeterli bir olgusal dayanağın varlığına bağlı olabilmektedir, zira bu türden bir dayanak bulunmadığında, değer yargısının abartılı/aşırı olduğu da ortaya çıkabilmektedir (bk., örnek olarak, Feldek/Slovakya, No. 29032/95, §§ 75- 76, AİHM 2001-VIII, I Avgi Publishing and Press Agency S.A. ve Karis/Yunanistan, No. 15909/06, § 26, 5 Haziran 2008, Mustafa Erdoğan ve diğerleri/Türkiye, No. 346/04 ve 39779/04, § 36, 27 Mayıs 2014, ve Morar/Romanya, No. 25217/06, § 59, 7 Temmuz 2015).
top of page
bottom of page