top of page

Aldatılan eş, üçüncü kişiden manevi tazminat talep edemez!

  • Yazarın fotoğrafı: Adil Yargı
    Adil Yargı
  • 2 Şub 2019
  • 2 dakikada okunur

Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 06.07.2018 tarihinde, çok tartışılacak bir karar verdi. Bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, aldatılan eş, eşiyle evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişiye karşı manevi tazminat isteminde bulunamayacak.


Oy çokluğuyla alınan kararda, bu yönde bir eylemin manevi tazminat sorumluluğunu gerektirdiğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı ve bu tür eylemlerin haksız fiil oluşturmadığına yer verildi.







Kararda özetle şu gerekçelere yer verildi.


Üçüncü kişinin aldatma eylemine katılmasının, aldatan eşe karşı duyduğu duygusal yakınlıktan kaynaklanması veya eylemin para karşılığı gerçekleşmesi de olasıdır. Bu durumlarda da; eylem ahlaka aykırı kabul edilse bile aldatılan eşe kasten zarar verme amacı taşıdığını söylemek her zaman mümkün değildir. Kanunda belirtildiği anlamda kasten zarar verme amacının gerçekleşmesi için üçüncü kişinin ahlaka aykırı bu fiili, salt birlikte olduğu kişinin eşine zarar verme kastıyla işlemiş olması gerekmektedir.

Kanunda özel bir tazminat hükmü bulunmamaktadır.

Evli olduğunu bildikleri bir kişiyle ilişkiye giren tüm üçüncü kişilerin aldatılan eşe zarar vermeyi bilerek ve isteyerek hareket ettiklerine dair bir ön kabul yerinde değildir. . Evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişinin, aldatılan eşe karşı manevi tazminat sorumluluğu ile ilgili olarak kanunlarımızda özel bir tazminat hükmü yer almamasına rağmen, haksız fiile ilişkin genel koşulları da taşımayan eyleminden dolayı üçüncü kişi aleyhine yargı kararıyla tazminat sorumluluğu ihdas edilmesi, evlilik birliğinin ve aile bütünlüğünün korunması gibi saiklerle dahi kabul görmemelidir.


Kişilik hakkına farklı bir saldırı olduğunda değerlendirilmelidir.

Hemen belirtilmelidir ki, üçüncü kişinin katıldığı aldatma eylemi ile bağlantılı olmakla birlikte sadakatsizlik olgusundan farklı olarak, bağımsız, özel ve nitelikli bir kişilik hakkı ihlali durumunda, eş söyleyişle üçüncü kişinin doğrudan aldatılan eşin kişilik değerlerine yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunması durumunda manevi tazminat sorumluluğunun doğacağında tereddüt bulunmamaktadır. Bu kapsamda örneğin, aldatma eylemi ile bağlantılı olarak üçüncü kişinin, aldatılan eşin konut dokunulmazlığını ihlal etmesi, özel yaşamına müdahale etmesi, sır alanına girmesi, ele geçirdiği bazı özel bilgileri ifşa etmesi, kullandığı söz ve diğer ifadeler ile onur ve saygınlığını zedelemesi gibi eylemlerinde hukuka aykırılık unsurunun gerçekleştiği şüphesizdir. Hal böyle olunca, üçüncü kişi tarafından gerçekleştirilen başkaca bir kişilik hakkı ihlali bulunmadıkça, salt evli bir kişiyle birlikte olmak şeklindeki eyleminden dolayı aldatılan eşin üçüncü kişiden manevi tazminat isteyebilmesinin mümkün bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.


Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, yargısal ve bilimsel içtihatlarla bu çerçevede yapılan değerlendirmeler sonucunda “evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişiye karşı diğer eşin manevi tazminat isteminde bulunamayacağı” yönünde karar verilmiştir.

T.C YARGITAY .Büyük Genel Kurul Esas: 2017/ 5 Karar: 2018 / 7 Karar Tarihi: 06.07.2018

Comments


  • Instagram Sosyal Simge
  • Facebook Sosyal Simge
  • Heyecan Sosyal Simge
bottom of page